Merhaba değerli okur, dilin tozlu raflarında bir merak işığı yakalayıp, gelin birlikte bir sorunun peşine düşelim: Türkiye Türkçesi bir lehçe midir? Bu soruyu bilimsel bir pencereden ele alırken, konunun karmaşıklığını ve güzelliğini herkesin anlayabileceği şekilde ortaya koymak istiyorum.
Lehçe, şive, ağız: Temel dilbilimsel kavramlar
Dilbilimde “lehçe”, “şive” ve “ağız” gibi terimler sıkça karşımıza çıkar. Örneğin “lehçe”, genellikle coğrafi ya da ulusal sınırlarla ayrılmış, ortak bir anadile dayanan ve birbirine yakın fakat farklı dil gruplarını tanımlar. ([ekşi sözlük][1]) “Şive” ve “ağız” ise daha çok bölgesel farklılıkları, telaffuz ve kelime düzeyindeki değişimleri kapsar. Dolayısıyla, bir dilin “lehçe” sayılabilmesi için yalnızca bölgesel aksan ya da kelime farkından daha fazlasına sahip olması gerekir: yapısal, fonolojik ve hatta sözcük dağarcığı düzeyinde anlamlı ayrımlar olmalıdır.
Türkiye Türkçesi: Standart dil mi, lehçe mi?
Türkiye Türkçesi, resmi dil düzeyinde kullanılan ve eğitim, medya, yazılı metinler aracılığıyla yaygınlaşmış bir dil çeşididir. Bugün, dilbilimsel olarak modern Türkçenin merkezi‑standart formu olarak kabul edilmektedir. Örneğin, İngilizce kaynaklarda “Modern Standard Turkish” ifadesiyle anılan biçim, özellikle İstanbul Türkçesi ağız temelli bir modeldir. ([Vikipedi][2])
Dilbilimsel olarak bakıldığında, Türkiye Türkçesi lehçe olarak değil standart dil ya da kültür dili olarak sınıflandırılma eğilimindedir. Çünkü lehçe sınıfı genellikle resmi yazı ve eğitim dili olmayan, yerel konuşma biçimlerini içerir. Türkiye Türkçesi ise, resmi yazım kuralları, eğitim sistemi ve medya aracılığıyla yaygınlaşmış ve birbirine yakın ağızlardan gelen konuşmacılar için anlaşılabilirliği yüksek bir dildir.
Bilimsel verilere göre değerlendirme
Türkiye’de “lehçeler” çalışmaları incelendiğinde, Türk dilinin farklı bölgelerinde değişen ağızlar ve şiveler tespit edilmiştir. Örneğin bir çalışma, Türkiye’de üç büyük ağız grubunu ve bunların İstanbul ağızıyla karşılaştırmasını yapmıştır. ([sciencepublishinggroup.com][3])
Ayrıca, kaynaklar Türkiye Türkçesi kültür dilinin resmî ağız olarak İstanbul ağızını esas aldığını belirtmektedir. ([Eodev][4])
Öte yandan, Türkiye içinde çok sayıda yerel ağız ve şive bulunmakta ve bunlar “standart Türkçeye” göre yapısal farklılıklar sergilemektedir. ([Türk Dili ve Edebiyatı][5])
Bu verilerden hareketle şunu söyleyebiliriz: Türkiye Türkçesi, kendi içinde bir lehçe grubuna dahil değildir; aksine tüm bu yerel ağız ve şivelerin ortak paydasında yer alan ve standardize edilmiş dil biçimidir.
“Lehçe” diyebilmek için hangi kriterler gerekir?
Bir dil biçiminin lehçe olarak nitelendirilebilmesi için aşağıdaki kriterler göz önünde tutulabilir:
1. Anadil düzeyinde kullanım – Yani bir topluluk tarafından ana dil olarak konuşuluyor olması.
2. Yapısal farklılıklar – Gramer, sözcük dağarcığı, fonetik unsurlarda önemli ayrımlar olması.
3. Ulusal ya da coğrafi sınırlarla ayrılma – Örneğin bir ülkenin sınırlarından ya da bir topluluk kimliğinden kaynaklanan ayrımlar.
4. Standart imla/kuralların dışında olması – Yani resmi yazı‑eğitim dili olmama durumu.
Bu kriterlere göre Türkiye Türkçesi “lehçe” kategorisine tam olarak uymamaktadır. Çünkü standart dil olarak eğitimde, medyada ve resmi alanlarda kullanılıyor; yapısal olarak yerel ağızlardan ayrılıyor; ve resmi kurallara sahip.
Niçin bazı kaynaklarda “Türkiye Türkçesi lehçe midir?” sorusu ortaya çıkıyor?
Bu soru, dilin kültürel ve toplumsal boyutlarından kaynaklanır. Bazı kişiler, Türkiye Türkçesi ile örneğin Azerbaycan Türkçesi ya da Özbek Türkçesi gibi değişkenler arasındaki farklara bakarak “bunlar lehçe midir?” tartışmasını gündeme getirirler. Örneğin bir kaynakta şöyle denmiştir: “Türkî cumhuriyetlerde konuşulan Türkçeler ve Türkiye Türkçesi birbirinin lehçeleridir.” ([ekşi sözlük][1])
Dolayısıyla burada “lehçe” terimi farklı bağlamda, Türkçenin değişik coğrafi varyantlarını karşılaştırırken kullanılmaktadır. Ancak dilbilimsel olarak “Türkiye Türkçesi kendi başına lehçe” olarak adlandırılması bilimsel kriterlerle tam örtüşmemektedir.
Sonuç ve düşünmeye açık sorular
Sonuç olarak: Türkiye Türkçesi, dilbilimsel bakış açısıyla bir lehçe değil, daha ziyade standartlaştırılmış dil biçimidir. Yerel ağız ve şiveler lehçe ya da ağız kategorisine girerken, Türkiye Türkçesi tüm bu varyantların ortak paydasında bir kültür dili olarak konumlanmıştır.
Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Yerel ağızlar ve Türkiye Türkçesi arasındaki farklar günlük yaşantınızda gözünüze çarpıyor mu?
Standart dil olarak Türkiye Türkçesi, yerel kimlik ve lehçe farklarını ne ölçüde görünür kılıyor ya da saklıyor?
Bir dilin lehçe sayılıp sayılmaması sizce ne kadar önemli — kimliğe mi bağlı, yoksa bilimsel tanımlara mı?
Bu sorularla beraber düşünmeye davet ediyorum.
[1]: “lehçe şive ve ağız arasındaki fark – ekşi sözlük”
[2]: “Turkish language”
[3]: “Three Regional Dialects in Turkey, International Journal of Language …”
[4]: “Türkiye Türkçesi kültür dilinde hangi ağız esas alınmıştır?”
[5]: “Türkçenin Lehçeleri ve Şiveleri – Türk Dili ve Edebiyatı”